7 Aralık 2011 Çarşamba

Litvanya Türkiye'nin AB Üyeliğini Destekliyor

Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta 6 Aralık'ta başlayan iki günlük Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Bakanlar Konseyi 18. Toplantısı esnasında Litvan Dışişleri Bakanı Audronius Ažubalis, mevkidaşı Davutoğlu'na Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne entegrasyonuna verdiği desteği teyit etti. Bakanlık açıklamasında "Litvanya, Türkiye'de yapılan reformları yakından izlediğini ve Avrupa entegrasyonu esnasında deneyimlerini paylaşabileceği desteğini verdi" denildi. Bakan Ažubalis, Türkiye'nin süreçteki kararlılığından övgüyle söz ederken, Baltık ve Karadeniz'i bağlayan Litvanya, Belarus ve Ukrayna arasındaki Viking demiryolu ağına Türkiye'yi de davet etti. 2011 yılı Ağustos - Ocak ayı Litvanya-Türkiye ticaret hacmi 517,2 milyon Litas olarak gerçekleşirken, bu rakam 2010 yılının aynı dönemine göre %53 fazla olarak gerçekleşti.

Yazının buraya kadar olan kısmı Litvan medyasında da yer aldığı şekilde olabildiğince tarafsızca yazıldı. Ama satır aralarına bakmak gerekirse, 3 ince nokta var. Birincisi 27 üyesi bulunan Birlik'te Fransa ve Rum Kesimi'nden başka üyeliğimize destek vermeyen yok sanırım. Öte yandan, ne kadar çok sevsem de Litvanya gibi 3 milyon nüfuslu ülkenin bile 70 milyonluk Türkiye'ye AB konusunda icazet veriyor olması, içimi sızlatmıyor değil. İkincisi, Litvanya'nın verdiği bu naçizane desteğin arkasından, Türkiye'nin Viking demiryolu ağına dahil olmasını talep etmesi, ticari rant için verilmiş bir destek olduğu algısı yaratıyor. Son olarak ise, çok değil daha bir ay önce Filistin'in UNESCO'ya üyeliğine karşı gelerek İsrail'in yanında yer alan 14 ülkeden biri olan Litvanya'nın, her platformda Filistin'in bağımsızlığını savunmaktan geri kalmayan Türk Hükümeti'ne AB konusunda bu denli açıktan destek veriyor oluşu da "ahh dış politika sen nelere kadirsin" dedirtmiştir. Zaten, Litvanya gibi 70 yılını sömürülerek geçirilmiş bir devletin Filistin konusunda nasıl İsrail'in yanında yer aldığı başlı başına bir tartışma konusu. Burada da sanırım 2. Dünya Savaşı'nda soykırıma bulaşan Litvanya'nın kendini aklama çabasını görmekteyiz. Oylamanın ardından İsrail'den gelen övgüler Litvanya basınını oldukça meşgul etti.

Snoras Bank Battı

16 Kasım 2011 tarihinde Litvanya Merkez Bankası, Rus milyarder Vladimir Antonov (68.1) ve Litvan Raimondas Baranauskas tarafından kontrol edilen Snoras Bank'a yeni yönetim atayarak, bankaya el koyduğunu açıkladı. (Bu arada Antonov ve Baranauskas, 24 Kasım'da Londra'da tutuklandılar ve bir gün sonra kefaletle serbest bırakıldılar.) Kararın ardından banka şubelerine koşan mudilerden şanslı bir kaç tanesi dışında parasını çekebilen olmadı. Banka operasyonları geçici süre durduruldu. Maliye Bakanı Ingrida Simonyte, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından, Litvanya'nın 5. büyük bankası ve sektörün %10'una hakim olan Snoras'a kamu çıkarını korumak için el konulduğu yönünde bir açıklama yaptı. Snoras'tan önce 1996 yılında Lietuvos Akcinis Inovacinis Bankas ve 1999 yılında da Litimpex batmıştı.

Snoras ile ilgili soruşturmayı yürüten başsavcı vekili Andrius Nevera'nın basına yaptığı açıklamada "yönetimde ihmal, belgelerde tahrif, zimmet ve kara para aklama" başta olmak üzere, banka ortak ve yöneticilerine isnat edilen suçları açıkladı. Merkez Bankası başkanı Vitas Vasiliauskas'ın yaptığı açıklamada ise "Salı sabahı, Snoras'ın Merkez Bankası'nda 250 milyon Litas rezervi varken, Salı akşamı 111 milyon Litas vardı, Çarşamba öğlen saatlerinde ise yalnızca 44 milyon Litas. Likidite problemi ortadaydı. Bu yüzden ani karar alındı." dedi.

24 Kasım akşamı geç saatlerde Litvanya Merkez Bankası Snoras'ın bankacılık lisansının iptal edildiğini ve iflas başvurusunda bulunulduğu açıkladı. Bankanın varlık ve yükümlülükleri arasında 3.4 milyar Litas açık olduğu, ve vatandaşın vergisinin uçamayacak bir uçak için harcamanın beyhude bir çaba olacağı belirtildi.

Litvanya Bankalar Birliği başkanı Stasys Kropas, Snoras Bank'ın iştiraki olan Latvijas Krajbanka'nın Air Baltic'a kullandırdığı bir kredi dolayısıyla, devletleştirilen Snoras'ın dolaylı olarak Letonya'nın bayrak taşıyıcısı havayolu şirketi Air Baltic'ta söz hakkı olduğunu belirterek, ilerleyen zamanda Litvanya'nın yeniden bir milli havayolu şirketine kavuabileceğinin sinyalini vermiş oldu. 2009 yılında batan flyLAL'dan bu yana Litvanya'nın milli bir havayolu şirketi yok. Öte yandan, 100 bin Euro ya da 345 bin Litas'a kadar olan mevduatların devlet güvencesinde olduğu Litvanya'da, bu tutarın üzerinde hesabı olan mudiler de güçlükler yaşamaya başladı. Snoras'a el konulmasının ardından hesap sahibi olan şirketlerden 30 tanesinin batacağı öndörülüyor. öte yandan bu durumdan en çok etkilenen şirketlerden bir tanesi de Litvanya'nın gündeminden hiç düşmeyen Ingalina Nükleer Santrali. Kamuoyuna bankadaki hesaba ilişkin net bir açıklama yapılmazken, 86 milyon Litas olduğu tahmin ediliyor.

Bu pilav daha çok su kaldırır. Gelişmeleri sık sık siz değerli okuyucularımızla, paylaşmaya devam edeceğiz. Verdiğimiz uzun aranın da kusuruna bakmayınız. Sevgiler.